Tüketiciler satın alma kararlarını verirlerken, öncelikle ürünlerin fiyatlarına önem veriyor. Bu da şirketlerin, fiyat rekabetine girmesine neden oluyor. Rekabette öne çıkabilmek için markalar devamlı olarak fiyat kırmaya gittiklerinde ise bu durum bir süre sonra şirketlerin kar marjlarının düşmesine ve zarar etmelerine sebep oluyor.
İndirim odaklı bir pazarda, marka sadakatini sağlamak da bu nedenle zor oluyor. Şirketler devamlı olarak fiyat odaklı oldukları için, tüketicilere farklı açılardan yaklaşamıyorlar. Bu durumda da bazı seçimlerin yapılması gerekiyor ve sürekli fiyat kırmak üzerine gittiğinizde bir süre sonra zarar etmeye mahkum oluyorsunuz.
Bunun yanı sıra ucuz ürün satıldığı için kaliteden ödün veriliyor ve bu da marka sadakatini olumsuz etkileyebilecek bir süreç. Çünkü tüketiciler kalitesiz ürünlerden memnun kalmayacakları için, bir sonraki alışverişlerinde aynı markaları tercih etmek istemeyeceklerdir.
Burada, hem kaliteli hem ucuz satma konusunda bir paradoks oluşuyor ve markalar bu çıkmaza girmemek ve rekabeti sağlamak için doğrudan kalitesi düşük ürünlere yer vermek zorunda kalıyorlar. Peki, indirim odaklı bir pazarda, marka sadakatini artırmak için neler yapmak gerekiyor? Burada bazı önlemler almak ve bakış açınızı biraz değiştirerek tek odağınızı fiyat rekabetinde tutmamanız gerekiyor.
İlk izlenime önem verin
İlk izlenim her zaman çok önemlidir. Hem kişisel hem de iş hayatında, karşımıza çıkan durumlarda ilk izlenime göre kararlarımızı vermeye başlarız. Kötü bir ilk izlenim yaşandığı zaman, müşterileriniz markanızı tercih etmek istemeyebilirler.
Hangi durumlar kötü bir izlenime neden olur? Burada birçok değişken bulunuyor. Sitenizin tasarımı, ödeme seçenekleri, güvenlik, kullanıcı deneyimi, ürün görselleri veya kargo detayları gibi faktörler siteniz üzerindeki ilk izlenimi yansıtacaktır.
Bu konuda doğru adımları atarak ve kullanıcıların işini kolaylaştıracak ve aynı zamanda onların güvenebileceği bir platform oluşturarak ilk izleniminizi olumlu hale getirebilirsiniz.
Tüketicilerle iletişim kurun; fakat limitlerinizi bilin
Tüketicilerle devamlı olarak iletişime geçmek ve onlara yeni kampanya ya da fırsatlar sunmak birçok açıdan önemli. Marka sadakatini sağlamak için bu ilişkileri canlı tutmanız da gerekiyor. Fakat bu iletişimi kurarken limitlerinizi bilmeniz lazım.
Limitlerinizi bilmek derken, tüketicilerle kurduğunuz ilişkinin aşırıya kaçmamasından bahsediyoruz. Başka bir deyişle, spam yapmamalısınız. Kuracağınız ilişki, dozunda olmalı ve tüketicileri sıkmamalı.
Onlara sunabileceğiniz bir yenilik ya da kampanya yoksa, sırf e-posta gönderimi yapmak adına onlarla iletişime geçmeye çalışmayın. Devamlı e-posta gönderimi yapmak, tüketicileri sıkacağı gibi markanıza da zarar verecektir.
Müşterilerinizi ödüllendirin
Marka sadakatini artırmak sadece düşük fiyat sunmakla ilgili olan bir durum değildir. Sizden alışveriş yapan tüketicilere ulaşmak ve onlara küçük ödüller vermek de marka sadakatini artırma yollarından biridir.
Küçük indirimler ya da ürün gönderimi sırasında yapılacak bazı jestler, tüketicilerin hoşuna gidecektir. Onları ödüllendirmeye başladığınızda, aldıkları hizmetten memnun kalacakları için yeniden alışveriş yapmak isteyeceklerdir.
Sadık müşterilerinizi daha çok ödüllendirin
Sadık müşterileriniz, işinizin uzun soluklu olmasını sağlayacağı için, markanız için daha değerlidir. Markanızı başkalarına öneren ya da devamlı site üzerinden alışveriş yapan kişileri belirleyerek, sadece onlara kampanya ya da indirimler sunabilirsiniz. Yapacakları bir sonraki alışverişte ücretsiz olarak yararlanabilecekleri bazı hizmetler ya da ürünler de sunabilirsiniz.
Bu tür küçük jestler hem onların ilgisini çekecektir hem de yaptığınız bu tür çalışmaların duyulması, başka tüketicilerin de ilgisini çekerek markanıza odaklanmalarını sağlayacaktır. Ne kadar çok kişiyi sadık bir müşteri haline getirirseniz, uzun vadede o kadar çok başarılı olabilirsiniz.
Kaliteyi ön planda tutun
Yaptığınız işte kaliteyi birincil amaç olarak belirleyin. Bu sadece ürünlerinizin kalitesi değil. Siteniz üzerinde sunduğunuz kullanıcı deneyimi, satın alma sonrasında sunduğunuz müşteri desteği gibi faktörlerde de kaliteyi en üst seviyede tutmalısınız. Kalitenin yüksek oluşu, verdiğiniz hizmetin değerini fazlasıyla artıracaktır ve bu nedenle de sizinle çalışan müşterileriniz aldıkları bu kaliteli hizmetten memnun olacaklardır.
Sitenizden mutlu bir şekilde ayrılan tüketiciler, yaşadıkları bu olumlu deneyimi çevrelerindeki kişilerle de paylaşacaklardır.
Aldığınız geribildirimleri değerlendirin
Tüketicilerden aldığınız geri bildirimlerin üzerinde durmalısınız. Siz her ne kadar yaptığınız işi iyi biliyor olsanız da, bu hizmetten yararlanacak olan kişiler, müşterilerinizdir. Eğer onlar belli alanlarda sorunlar yaşıyorlarsa ve size bir takım geribildirimlerde bulunuyorlarsa, bu görüşleri dikkate almanız gerekecektir.
Geribildirimler, sizin o an göremediğiniz eksiklikleri görmenizi sağlayacağı gibi işinizi daha da geliştirmenizi sağlayacaktır. Bu tür detayların üzerinde durduğunuzda, müşterileriniz tekrar alışveriş yapmaya geldiklerinde bu sorunlarla karşılaşmazlarsa, kendi görüşlerinin dikkate alındığını göreceklerdir. Bu durumda da kendilerini değerli hissedeceklerdir ve markanıza olan güvenleri ve sadakatleri artacaktır.
[snippet slug=”blog-content-action” /]